Göz, başlıca gözakı (sert tabaka), kornea ( saydam tabaka), ve retinadan ( ağ tabaka) meydana gelmiştir.
Sert tabaka bağ dokudan yapılmış içi boş bir küre biçimindedir ve ışığı geçirmez. Sert tabakanın ön bölümünde yer alan saydam tabaka ise ışığın küre içine denetimli bir biçimde girmesini sağlar. Bu yapı saydam ön oda sıvısı, göz merceği ve camsı cisimle birlikte “gözün objektifi” sayılabilir.
Gözkürenin en içteki katmanı ağ tabaka, ışığa duyarlı fotoğraf filmine benzetilebilir. İnsan gözü bir fotoğraf makinesi gibi sonsuza ya da yakın noktaya odaklanabilir. Gençlerde en yakın net görme noktası yaklaşık 17 cm’dir. Gözün odaklama yapabildiği en uzak ve en yakın noktalar arasındaki uzaklığa uyum aralığı denilir. Bu aralık gözün nesneleri ağ tabaka üzerinde odaklayabildiği yani net biçimde görebildiği alandır.
Sağlıklı bir gözün uyum aralığı 17 cm’den sonsuza kadar uzanır.
En sık görülen görme kusurları: Hipermetropluk, miyopluk, astigmatlık ve perisbiyopluktur.
ASTİGMATİZM :
Astigmatlık genellikle doğuştandır. Bununla birlikte cerrahi girişimle saydam tabakanın kesilmesine, saydam tabakada iltihaplanmaya ya da travmaya bağlı olarak da ortaya çıkabilir.
Olguların en azından % 90’ında astigmatlığın düzeltilmesi kolay değildir. Saydam tabaka eğriliğinde ağır bir bozukluk yoksa kişi kırılma kusurunu farkında olmayabilir. Çünkü refleks olarak görüntüyü iki dikey düzlemden birinin üstünde uyup yaparak birleştirir. Bu nedenle astigmatlıkta genellikle iki odak uzaklığı arasında uyum sağlamak için sürekli değişen odaklamaya bağlı yakınmalar ortaya çıkar.
Hasta bu yorgunluk sebebiyle baş ağrısı, göz kürelerinde ağrı, gözlerde ağırlık hissi ve yanmadan yakınır. Gözakları kızarmıştır. Bu yakınmalar film izlerken artar. Gözleri sağlıklı kişide saydam tabaka bir küre dilimi biçimindedir ve eğriliği her yöne doğru aynıdır. Bu sayede ışınlar bütün doğrultularda aynı oranda kırılarak odak noktasına yönelir. Saydam tabakanın eğriliği bütün yönlere eşit biçimde dağılmıyorsa ve özellikle birbirini dik açıyla kesen doğrultular arasında eğrilik farkı varsa ışınlar merceği geçerken farklı oranlarda kırılırlar.
Astigmatlıkta haç biçimindeki bir nesneye bakarken haçın yatay ve dikey çizgileri eşit odaklanamayacaktır. Çünkü bu çizgilerin ışınları farklı eğrilikteki mercek alanlarından geçecektir.
HİPERMETROPİ :
Sağlıklı göz, değişik uzaklıklardaki görüntüleri odaklamak için merceğin biçimini değiştirir.
Daha yakın bir noktaya bakarken merceğin kalınlığı artar, uzağa bakıldığında ise azalır. Bir merceğin eğriliği ne kadar fazla ise ışığı o kadar fazla kırar ve odak uzaklığı kısalır. Sağlıklı gözde sonsuzdaki bir nokta, merceğin eğriliği en azken ağ tabaka üzerine odaklanır.
Hipermetrop gözde ise merceğin aynı noktayı odaklayabilmek için eğriliğini artırması gerekir. Merceğin eğriliğini kirpiksiz kasın kasılması düzenler. Halka biçimindeki bu kas iris kökü ile mercek arasında bulunur.
Hipermetroplukta gözküresinin ön-arka çapı normalden kısadır. Bu nedenle mercekte kırılan ışınlar ağtabakanın üstü yerine arkasındaki bir noktada birleşirler. Işınların ağtabaka üzerine düşmesi için mercek eğriliğinin artması gerekir.Ancak mercek, belirli bir sınırın ötesinde eğriliğini artıramadığı için, hipermetrop göz yakın nesneleri odaklayamaz. Bu nedenle hipermetroplar gazeteyi uzakta tutarak okurlar. Ayrıca gözküresinin ön-arka çapı kısa olduğundan, mercek uzak nesneleri odaklamak için eğriliğini artırır.
Sonuçta kirpiksi kas hiçbir zaman tam gevşeyemediğinden göz baş ağrısına neden olur. Hipermetropluk çocukta içe dönük şaşılığa yol açabilir. Gecikmeden müdahale edilirse, uygun camların kullanılmasıyla bu şaşılık düzeltilebilir.
MİYOPİ :
Gözün belirli bir uzaklığın ötesindeki nesneleri odaklayamamasına miyopluk denir.
Hipermetrop gözde göz küresinin ön-arka çapı normalden kısa olduğu ve mercek eğriliğini (kırma gücünü) belirli bir sınırın ötesinde artıramadığı için nesneler odaklanamaz. Miyop gözde ise bunun tam tersi bir durum ortaya çıkar. Genellikle göz küresinin ön-arka çapı normalden uzundur ve mercek belirli bir sınırın ötesinde eğriliğini azaltamaz.
Miyopluk kalıtsal ama çekinik bir göz bozukluğudur. Bu nedenle miyop anne babaların çocuklarında her zaman ortaya çıkmayabilir. Ancak ana babanın her ikisi de miyopsa doğal olarak çocuklarının da miyop olma olasılığı yüksektir.
Miyopluk belirtileri genellikle altı yaşına doğru kendisini gösterir. Miyop çocuklar uzağı görmenin gerekli olduğu oyunlardan kaçınırlar ve arkadaşlarından ayrı durmayı tercih ederler. Altı yaşına doğru başlayan miyopluk, büyüme dönemi ilerlemeyi sürdürür ve vücut gelişimiyle birlikte durur. Göz küresinin çapı normalden daha uzundur. Bu miyopluk türü gözlükle düzeltilebilir ve genellikle başka bir soruna yol açmaz.
Bundan farklı olarak patolojik miyoplukta ise görme kusuru ilerler. Ayrıca ağ tabakada bazı bozukluklar ortaya çıkabilir. Dikkatli ve düzenli muayenelerle hastalığın gidişi izlenerek kesin tanı konur ve uygun tedavi sağlanır. İlk çağlarda miyopluk bügünkü kadar yayın değildi çünkü uzağı göremeyen insanlar vahşi hayvanlar tarafından hayatları sona erdiriliyordu.Miyop insanlar çoğalma (evlenme) imkanı bulamıyorlardı.Dolayısıyla genetik yolla miyop olması ihtimali olan çocuklar dünyaya gelmiyorlardı.
PRESBİYOPİ :
Göz merceğinin esnekliği yaşla birlikte değişir. Çocuklukta çok esnek olan mercek yıllar geçtikçe bu özelliğini yitirir ve 70 yaşına doğru neredeyse hiç esnekliği kalmaz.
Mercek sertleştikçe değişik uzaklıklar üzerinde odaklanma güçleşir. Mercek en düşük eğrilik konumunda sertleşme eğiliminde olduğundan yaş ilerledikçe göz giderek daha uzaktaki nesneleri odaklayabilir. Bu nedenle sağlıklı gözde net görülen en yakın nokta 20 yaşlarında 17 cm, 40 yaşından sonra ise yaklaşık 40 cm’dir.
Yaşlılığa bağlı görme kusuru başlangıçta pek fark edilmez. Yapay ışıkta küçük harfleri odaklamada güçlük çekilir. Bir süre sonra gazete gözden uzaklaştırıldığında yazıların netleştiği fark edilir. Bu kez de küçük puntolu yazıları okumak güçleşecektir.